Ne de olsa üstünden bir bayram geçti. Yavaş başlayan sezon ve ardından ramazan derken sinek avlama raddesindeki mekanlar bayramda pek bi coştu. Aslında Bodrum’un geneline bakarsak yine de tenhaydı, olması gerektiği gibi. Neydi o son 2 senenin bayramları? Gazete ve tv magazincilerinin de gazıyla ipini koparan Gümüşlük’e geliyordu. Allahtan denizi çok keyifli bir deniz değil de bu gazla bir gelen bir daha gelmek istemiyor.
Artık bayram ve kalabalığı geçtiğine göre biraz piyasaya çıkabiliriz. Bütün bayram, nerdeyse 1 haftadır evden çıkmadım; kalabalıklara karışırım da ayağıma basarlar diye. Bir yerlere yemeğe gideriz bize de turist muamelesi geçerler de kırk yıl bütçeyi doğrultamayız sonra, gibi tuhaf korkularım oluştu Gümüşlük’de yaşamaya başladıktan sonra.
Balıkçıların olduğu yer bir fecaatti. Masaları maksimum kapasite için taşırdıkça taşırmışlar. Es kaza oradan yürüdüğünde insanın içi sıkılıyordu. Serdarların oraya bir içki içmeye gidecektik, yarı yoldan döndük.
Aslında bu yoğun zamanlarda en iyi yer Akademi’nin gölbaşısı. Patlamak üzere olan egoların bile sessiz ve içten içe tezahür ettiği bir yer orası. Herkes sanatçı ve herkes aslında en iyisinin kendisi olduğunu biliyor. Böylece fazla gürültü çıkmıyor.
Güzel eğlenceli konserler vardı. İçtik dans ettik. Ünlülerimiz vardı yine, tatilcilerimiz onlara bakıp ‘bak bu da bizim gibi Gümüşlük’e gelmiş’ yaptı.
Bugünlerde Gümüşlük forumunun şehirdışından ve civar köylerden getirdiği çocuk ve gençler için atölyeler başlayacak. Desteğinizi esirgemeyin.
Geçmiş bayramınız kutlu olsun. Nice nice bayramlara…